Malpraktis
Malpraktis, Dünya Tabipler Birliği’ne göre “hekimin tedavi sırasında standart uygulamayı yapmaması, beceri eksikliği veya hastaya tedavi vermemesi ile oluşan zarar” olarak tanımlanmaktadır. Malpraktis sebebiyle ortaya çıkabilecek sorumluluk hekimin hastane ile kurduğu iş ilişkisinin içeriğine ve hasta ile hastane arasındaki hukuksal ilişkiye göre farklı sonuçlar doğurmaktadır.
Özel hastanelerde hastaneye karşı açılan malpraktis davaları nedeniyle giderilen zararlar nadiren bazı durumlarda hekime rücu edilebilmektedir. Ayrıca malpraktis davaları hekimlerin mesleki hayatını da olumsuz yönde etkilemekte, performanslarını düşürmekte ve litigafobi olarak tanımlanan davalardan ve mahkemelerden kaynaklı korku ve anksiyeteye sebebiyet verebilmektedir.
Malpraktis Sebepleri ve Alınabilecek Önlemler
Malpraktisin hem hasta hem doktor hem de hastane açısından olumsuz sonuçlar doğurmadan önlenebilmesi için öncelikle malpraktisin sebepleri tespit edilmeli ve izlenmesi gereken yollar belirtilmelidir. Tıbbi hatalar; (i) insan sebebiyle kaynaklanan hatalar, (ii) kurumsal sebeplerle kaynaklanan hatalar ve (iii) teknik sebeplerle kaynaklanan hatalar olarak üçe ayrılmaktadır.
Sağlık hizmeti verilen yerlerde yaşanan zaman baskısı, stres, iş yoğunluğu, hastaya bilgilendirmenin ayrıntılı ve anlaşılır şekilde yapılmaması, bilgi kirliliği gibi faktörler malpraktis riskini artırabilmektedir. Açıklanan sebeplerde öncelikle bu faktörlerde iyileşmenin sağlanması gerekmektedir. Hekimlerin hastalığı belirleme yükümlülüğünü yerine getirirken hasta öyküsünü/anamnezini iyi analiz etmeleri ve ilaç tedavisi uygularken hastada mevcut kronik rahatsızlıkları tetikleyici ilaç tedavileri uygulamamaları gerekmektedir.
Sağlık sektöründe yaşanan yoğunluk ve hekimlerin kısa sürede fazla sayıda hasta ile ilgilenmek zorunda kalmaları sebebiyle hasta öyküsünün çoğu zaman gerektiği gibi değerlendirilmeden tedavi uygulandığı görülmektedir. Bu eksiklik, hastane sistemlerinde yapılanmaya gidilerek doktor randevusundan önce hasta ile sağlık personelinin ön görüşme yaparak bilgilendirmeleri, hastanın şikâyet nedeniyle geldiği uzmanlık alanına uygun bir form doldurması sağlanarak hızlandırılabilecektir.
Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da çocuk hastalara yönelik hazırlanması gereken aydınlatma formlarının veli ya da vasiye yönelik mi hazırlanacağı yoksa çocuk hastaya yönelik mi hazırlanacağıdır. Uygulanacak tedavi ve risk seviyelerine göre bu hususlar önem arz etmekte olduğundan hastane içerisinde kapsamlı bir çalışma yapılarak derecelendirme yapılmalı ve sağlık çalışanları bilgilendirilmelidir.
Hekimin hastalığı belirleme (teşhis) yükümlülüğünde hataların azaltılması için uygulanacak iyileştirme çalışmaları tedavi sırasında da uygulanmalı ve tedavi ile ilgili hastaya sunulan aydınlatılmış onam formlarının maktu olarak hazırlanması yerine, hastanın şikayetine göre hasta özelinde hazırlanmış belgelerin sağlanması gereklidir.
Sağlık Çalışanlarının Bilgilendirilmesi
Sağlık personellerine verilecek eğitimler ile sağlık personellerinin; hastanın mevcut sağlık durumunun ne olduğu ve hekim tarafından konulan tanı, hekimin önerdiği tedavinin türü, başarı şansı ve süresi, tedaviyi kimin, ne zaman, nerede ve nasıl gerçekleştireceği, meydana gelebilecek olası riskler, komplikasyonlar varsa belirsizlikler, alternatif olabilecek tedavi seçenekleri ile avantaj ve dezavantajları, tedavinin geciktirilmesi veya reddedilmesi halinde karşılaşılabilecek tablo, kullanılacak ilaçların olası yan etkileri ve tedavi sonrası hastanın takip etmesi gereken yaşam standartlarının anlaşılabilir şekilde hastaya izah edilmesi gerekmektedir.
Bu eğitimde sadece tıbbi hata gerçekleşene kadar alınması gereken önlemlerin yanı sıra bu hataların meydana gelmesinden sonra hastaya karşı davranış şekilleri de hastaların malpraktis ile ilgili dava sürecine gidip gitmeme yönündeki kararlarını etkilemektedir. Malpraktis sonrasında sağlanacak hasta ilişkileri yönetimi, bunların oluşturabileceği hukuki sebepler sağlık çalışanlarına belirli periyotlar halinde aktarılmalıdır. Eğitim verilen bilgilerin hastane/sağlık kuruluşu içerisinde işlevlik kazanabilmesini etkileyen bir yan etken ise sağlık kuruluşu yönetiminin çalışanlarına, tıbbi hataların çekinmeden bildirilmesi ve iş kaybetme ve/veya cezalandırılma kaygıları olmayan bir ortam sağlamalarından geçmektedir.
Tıbbi hatalı uygulama olarak adlandırılan malpraktis; hekim, hasta ve hastane açısından geri dönüşü olmayan olumsuz sonuçlara sebebiyet verebilmektedir. Bu hataların çoğunun alınacak bazı önlemlerle ortadan kaldırılması mümkündür. Yapılan çalışmalar sonucu Amerika’da tıbbi hataların maliyetinin 37.6-50 milyar dolar olduğu, bu hatalar içinde önlenebilir hatalarının maliyetinin ise 17-29 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir. Bu hataların önlenebilmesi ve hatanın ortaya çıkmasından sonraki sürecin hasta ve hekim arasında sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için hukukçuların ve hastane/sağlık kuruluşu yönetiminin organize bir şekilde ortak çalışma yapması ile malpraktis sebeplerinde iyileştirilmelere gidilebilmesi mümkündür.