Taşımacılık, insanlık tarihi ile başlayan ve sürekli gelişmeye devam eden bir alandır. Bu gelişimin dünyanın neredeyse her yerinde aynı hızla arttığı kabul edilmektedir. Dünyada ve ülkemizde taşımacılık sektörü gün geçtikçe daha da büyümekte ve sektörün potansiyeli zamanla daha iyi anlaşılmaktadır.
Taşımacılık Sektörünün Kapsamı
Taşımacılık denince akla gelen araçlar tren, metro, uçak vb. ulaşımı sağlayan toplu taşıma araçları olsa da aslında çok daha geniş bir yelpazeden bakmak gerekir. Taşımacılık sektörünün faaliyet alanlarını; demir yolu taşımacılığı, deniz yolu taşımacılığı, hava yolu taşımacılığı, kara yolu taşımacılığı ve boru hattı taşımacılığı gibi çeşitlendirmek mümkündür.
Kara yolu taşımacılığı, hava yolu taşımacılığı ile kıyasen daha uzun sürmekte ancak nispeten daha ekonomik olması ve ulaşılabilirliği sebebiyle daha çok tercih edilmektedir. Düşük miktarlı yüklerde tercih edilir. Deniz yolu taşımacılığı ise taşıma türleri arasında en ucuz olanıdır. Bu özelliğinden dolayı büyük hacimli ürünlerin taşımasında kullanılır. Deniz yolu taşımacılığının en kötü yanı ise yeterince hızlı olmayışıdır. Diğer taşıma türlerine göre oldukça yavaştır fakat günümüzde küresel piyasada yer alan firmaların mal hacimleri oldukça fazla olduğu için deniz yolu taşımacılığı yaygın olarak kullanılmaktadır.
Ekonomik, güvenli ve kullanışlı taşımacılık günümüzün olmazsa olmazıdır. Kaliteli, güvenilir, ucuz ve hızlı ulaşım sistemleri yeni pazarlara girmek için açık bir ihtiyaç. Taşımacılık sektörünün gelişmesinin dünya ekonomisine birçok etkisi vardır. Ürün maliyetinin ve teslimatın azaltılmasına yönelik çalışmalar, fiyatlar mikro veya makro düzeyde taşıma değerlendirmesini daha önemli hale getirmektedir. Ürünlerin fabrikanın ürün grubundan piyasaya zamanında teslimi ile şirket faaliyetlerinin iyileştirilmesi doğru orantılıdır.
Türkiye’nin Taşımacılık Sektöründeki Mevcut Konumu
Türkiye, sahip olduğu coğrafi konum itibarıyla büyük avantajlara sahiptir. Üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye, Karadeniz ve Akdeniz’de ana dağıtımı ağı niteliğinde limanlar oluşturabilecekken bu olanaklar henüz gelişim aşamasındadır.
Türkiye, lojistik güç merkezi olma potansiyeli açısından yalnız değildir. Taşımacılık pazarında Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Rusya, Suriye ve İran’ın rekabetiyle karşı karşıyadır. Dolayısıyla, kendisi gibi lojistik güç merkezi olma potansiyeli taşıyan bu ülke limanlarında meydana gelen gelişmeleri yakından izlemek zorundadır.
Taşımacılık Sektöründe Karşılaşılan Sorunlar ve Alınabilecek Önlemler
Taşımacılık sektörünün enerji tüketimi, son 10 yıldır ağırlıklı olarak petrol ile sağlanmakta ve hemen hemen hepsi akaryakıt dışında başka bir alternatif bulamamaktadır. İşverenlerin, özellikle yurt içi ve yurt dışında artan yakıt fiyatları dikkate alındığında, temel taşıma araçlarını sürekli taşımacılıkta tutmakta zorlandığı görülmektedir.
Şirketler bu noktada, önleyici hukuk hizmetinden faydalanarak enerji politikalarının doğru yönetilmesi ile ilgili yardım alabilmektedir. Bu politikalar ağırlıklı olarak;
Uzun dönemde petrol kaynaklarının yeterli olmayacağı gerçeğini hesaba katarak, taşımacılık sektörünü petrol arzındaki kesintilerden korumak,
Rekabeti engelleyen veya rekabeti kaldırmayı amaçlayan her türlü eylemlere karşı koruma sağlamak,
Mümkün olduğu kadar petrol yerine başka yakıt türlerine ikame ederek, enerji tüketimini çeşitlendirmek gibi çeşitli önlemler almak gerekmektedir.
Bütün bunlara ek olarak, Gümrük formalitelerinin masrafları yanlış bir işlem yapılmasıyla ticari ilişkilerin zedelenmesi gibi büyük sorunlara sebebiyet verdiği gibi, yük taşıyıcıları için zaman kaybı ve gereksiz maliyetlerle karşılaşılması anlamına gelmektedir.
Uluslararası yük taşımacılığı sebebiyle karşılaşılan birçok zorluk, ülkelerin yönetsel uygulamalarından kaynaklanır. Bu nedenle, yük taşımacılığı ile ilgili çok sayıdaki etkinliklerin ülkeler arasında karşılıklı anlaşmalarla düzenlenmesi gerekmektedir.
Bu amaçlara ulaşabilmek için ise;
- Bilgi sağlama,
- Araştırma,
- Yatırım,
- Eğitim,
- Alternatif hukuk hizmetlerinden destek almak gibi önlemler alınabilir.
Taşımacılık, teknolojinin doğru kullanımı ile sınır tanımaz biçimde önemli değişmelere yol açılabilecek bir alana sahiptir. Teknolojinin gelişimi dünyayı ekonomik, siyasal ve kültürel bir küreselleşmeye doğru itmektedir. Pazarlar giderek daha çabuk bütünleşmekte, ekonomiler arasında duvarlar yıkılmakta, mesafeler kısalmaktadır.
Ulaştırma altyapılarını geliştirilmesi ile üretim maliyetleri düşük olsa bile uluslararası faaliyetler için bir cazibe merkezi olma kapasitesine sahiptir. Gerçek şudur ki şirketler, ulaştırma darboğazlarının etkisi ile ürün üretme ve dağıtımının artan maliyetleri ile başa çıkmak zorundadır. Çok uluslu şirketler, stratejik girişim olarak, mükemmel tedarik zincirlerine adapte olmalıdırlar. Bu artık bir tercih değil, rekabet ortamında mecburi bir seçimdir.
Piyasalar arasındaki büyük mesafe, tedarik zinciri dinamiklerinde kaçınılmaz bir şekilde verim kaybına neden olduğu yeterince tecrübe edilmiştir. Bu sebeple ulaştırmanın, mesafelerin azaltılmasında hatırı sayılır önemini vurgulamak önemlidir.
Kaynakça
1) Entela DIDA, Uluslararası Tedarik Zincirinin Etkinliğini Artırmada Ulaştırma Politikalarının Önemi (Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Politikası Anabilim Dalı, 2009) http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44736.pdf
2) Avrupa Topluluğunun Taşımacılık Politikası – Prof. Dr. Orhan Şener, Güven Terzioğlu
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/7417